Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde çok uzak ülkelerden birinde Keloğlan adında zeki, dürüst, iyi kalpli bir çocuk varmış. Keloğlan’ın bir gece uykusu kaçmış. “Aman gideyim de şu kaçan uykumu yakalayayım.” diyerek evinden dışarı çıkmış. Gecenin bir yarısı herkes uykudaymış ve sokaklar da pek sessizmiş. Keloğlan boş ve sessiz sokaklarda uykusunu ararken evin birinden sırtında çuvalı ile hırsızın çıktığını görmüş.
Uykusunu aradığını unutan Keloğlan bu kez de hırsızı takip etmeye başlamış. Hırsız gitmiş, Keloğlan gitmiş. Bir süre böyle peş peşe yürüdükten sonra bir eve gelmişler. Hırsız evin kapısını açarak içeri girmiş tam kapıyı kapatacakmış ki karşısında Keloğlan’ı görmüş.
“Sen de kimsin?” diye sormuş. “Ben Keloğlan uykum kaçtı onu arıyorum senin bir evden çuvalınla çıktığını gördüm. Belki benim uykum da senin çuvalındadır diye takip ettim.” diye cevap vermiş Keloğlan. Hırsız: “Yok senin uykun bende değil. Çuvalımda da senin işine yarar bir şey yok, hadi sen evine git bir bak uykun geri gelmiştir belki.” demiş demesine ama Keloğlan’a dinletememiş.
“Aç çuvalını bakacağım.” diye tutturmuş Keloğlan. Hırsız bakmış Keloğlan’dan kurtuluş yok: “Uykun çuvalda değil ama istersen birlikte gidip arayalım.” demiş. Bu fikri beğenen Keloğlan “Tamam.” demiş. Birlikte tekrar dışarı çıkmış ve sokaklarda dolaşmaya başlamışlar. Kocaman bir evi işaret ederek Keloğlan hırsıza: “Bak bence uykum bu evde, hadi gir al getir bana” demiş. Keloğlan’dan kurtulmak isteyen hırsız bu isteği kabul etmiş.
Hırsız pencereyi sessizce açmış ve içeri girmiş. İçinden de: “Girmişken bir şeyler çalarım” diye düşünmüş. Keloğlan’ın planı ise başkaymış. Hırsız eve girince hemen koşarak karakola giderek polisleri çağırmış. Polisler hırsızı yakalamış ve ayrıca Keloğlan polisleri hırsızın evine götürerek diğer çaldığı şeyleri de göstermiş.
Keloğlan’ın sayesinde altınları, paraları kurtulan kişiler bundan çok mutlu olmuşlar. Onun hikayesini dinleyenler aralarında para toplamışlar ve ona artık rahatça uyuyabileceği yumuşacık bir yatak almışlar. Kasabanın kahramanı olan Keloğlan o günden sonra yumuşacık yatağında yatmış ve uykusu da bir daha hiç kaçmamış.