Çok eski zamanlarda ülkenin birinde karısı vefat eden kral çok güzel bir kadınla evlenmiş. Güzel kadın ülkenin kraliçesi olmuş. Kralın bir de güzeller güzeli kızı varmış, prensesi ülkede herkes çok seviyormuş. Ülkede prensese aşık olan bir kişi daha varmış o da Keloğlan’mış. Keloğlan prensese aşıkmış ama çok fakir olduğu için hiç umudu da yokmuş.
Günler böyle geçerken güzel prenses dermansız bir hastalığa yakalanmış. Prenses sürekli halsizmiş ve ayrıca hiç durmadan da uyuyormuş. Kral ülkedeki bütün doktorları saraya çağırmış hepsi prensesi muayene etmiş ama çare bulamamışlar. Prenses günden güne eriyor ve daha çok uyuyormuş.
Doktorlar prensesin derdine derman bulamayınca kral tellallarını göndermiş. Tellallar kralın fermanını sokak sokak dolaşıp okuyormuş. “Ey ahali duyduk duymadık demeyin, kralımızın buyruğudur. Prensesimizin derdine derman bulan kişi ile kralımız prensesi evlendirecektir”.
Keloğlan bu fermanı duyar da yerinde durur mu? Hemen sarayın kapısına dayanmış. Kralın karşısına çıkmış ve: “Prensesi ben iyileştireceğim kralım.” demiş. Kral her ne kadar Keloğlan’a inanmasa da çaresizlikten bir şans vermeyi kabul etmiş.
Keloğlan sarayda dolaşırken kraliçenin prensesin odasından elinde bir ilaç şişesi ile çıktığını görmüş. Hemen kralın yanına gitmiş ve: “Kralım, prensesi iyileştireceğim ama bir şartım var. Prensesin odasında kalacağım iki gün boyunca odaya da hiç kimse girmeyecek.” demiş.
Kral, Keloğlan’ın bu şartını da kabul etmiş. Keloğlan prensesin odasına girmiş ve kapıyı kapatmış. Ve odanın kapısını da içeriden kilitlemiş. Kraliçe odaya girip ilaç veremeyince prenses ertesi gün uyanmış. Keloğlan’ı karşısında görünce çok şaşırmış. Keloğlan: “Prensesim sizi uyutan ve hasta eden ilacı kraliçe veriyor gözümle gördüm. Ama kralımız buna inanmaz, gel seninle bir plan yapalım.” demiş.
Keloğlan’ın planı gereği prenses uyuyormuş gibi yapmaya devam etmiş. Keloğlan da dolabın içine gizlenmiş. Kraliçe prensesin odasına gelmiş ve ona ilaç vermeye çalışırken prenses gözlerini açmış. Keloğlan da dolaptan çıkmış. Prensesin çığlığı üzerine muhafızlar odaya gelmiş ve kraliçeyi tutuklamışlar. Kral söz verdiği gibi Keloğlan ile prensesi evlendirmiş ve ömürleri boyunca mutlu mesut yaşamışlar.