Evvel zaman içinde kalbur saman içinde köyün birinde sevimli zeki ama bir o kadar da tembel bir Keloğlan yaşarmış. Bu Keloğlan’ın annesinden başka kimsesi yokmuş. Annesi çalışıyor, çabalıyor ama tek başına evi geçindiremiyormuş. Keloğlan da artık büyümüş, bir delikanlı olmuş ama onun aklı fikri oyunda, gezmekte, eğlenmekteymiş. Anacığına hiç yardım etmiyormuş. Kadıncağız tek başına böyle çabalarken bir gün hasta olmuş. Keloğlan’a: “Yavrum bak görüyorsun ben çok hastayım çalışamıyorum. Evde de yiyecek bir lokma bir şey yok. Hadi git bir işe gir çalış da eve ekmek getir.” demiş.
Keloğlan aslında hiç çalışmayı istemese de anacığına hak vermiş. Köyde dolaşıp iş ararken çobanın işi bıraktığını duymuş. Hemen bu işe talip olmuş. Keloğlan’ın tembelliğini bilen köy halkı ona bu işi vermek istememiş. Keloğlan ise: “Aman ne olursunuz anacığım hasta, benim çalışmaya ihtiyacım var lütfen beni çoban olarak işe alın.” demiş.
Keloğlan’ın annesinin hasta olduğunu bildiklerinden Keloğlan’a bir şans daha vermek istemişler. “Tamam yalnız bak işini doğru düzgün yapacaksın. Sürüyü merada bırakıp gelmeyeceksin.” demişler. Keloğlan işe alınmanın mutluluğu ile çok teşekkür etmiş.
Ertesi sabah olduğunda köye inmiş sürüyü alarak meraya götürmüş. Koyunlar otlanırken Keloğlan her zamanki gibi hayallere dalmış. O hayaller kurarak gökyüzünü seyrederken sürü oradan uzaklaşmış. Bir süre sonra ayağa kalkan Keloğlan bir de ne görsün, sürü meranın dört bir yerine dağılmış ve onları toplaması imkansızmış. “Ne yapacağım ben şimdi?” diyerek olduğu yere çökmüş ve torbasından kavalını çıkararak dertli dertli çalmaya başlamış. Keloğlan kavalını öyle güzel, öyle içli çalıyormuş ki koyunlar otlamayı bırakmış ve onu dinlemeye başlamışlar.
Kavalın sesinden etkilenen ve daha yakından duymak isteyen koyunlar ona doğru gelmeye başlamışlar. Keloğlan kavalın sesini duyan koyunların kendisine doğru yaklaştığını görünce çok mutlu olmuş. Kısa bir süre sonra bütün sürü toplanmış ve Keloğlan’da kavalını çalmaya devam ederek bütün sürüyü köye eksiksiz götürmüş. Keloğlan’ın sürüyü getirdikten sonra yevmiyesini almış ve anacığıyla birlikte yemek üzere yiyecek alarak eve gitmiş.